• Anasayfa
  • İnstagram
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • Bloglovin
  • Googleplus
  • Rengarenkatölye
  • 30 Nisan 2013 Salı

    Yeni hobi arayanlara "Cam boncuk yapımı, süsleme"

    Önceki postumda da bahsettiğim cam boncuk standından bahsedeyim biraz. Halk eğitim kursundan gelen bikaç hoca stand kurmuştu zirvede. Cam boncuk yapıyolar, süslüyorlar, isteğe göre takı yapıp satıyolar. Arada da boş kaldıkça bu standı izledim, fotoğrafladım. Gelen hocalarla konuştum, seneye için bi kurs ayarladım hatta, hoşuma gitti cam boncuk yapımı, gidesim geldi. Umarım seneye üşenmem de giderim.
    Benim gibi sürekli farklı hobi arayışları içinde olanlar için denenmesi gereken bi deneyim. Memnun kalacağımı düşünüyorum. Halk eğitim kursu olunca kurs fiyatları da oldukça düşük oluyor tabii. Kurs ortalama 3 ay sürüyormuş ve bizden bi kereliğe mahsus sadece tüp masrafı için 80 tl alıyorlarmış. Artık herkesin evinin yakınlarında halk eğitim kursları, hazır bu kadar uygun fiyata böyle değişik bi kurs varken tercih edilebilir.



    Bu spirallerin hepsi küpe. İlk gün 3 buçuk tl diyolardı, 2. gün 5 tl oldu milletten rağbet görünce değeri arttı :) Hocaların yanında bitane de kursiyer vardı. Turistik bi bölgede yaşıyomuş yazları, onun için bi servet demek cam boncuk yapımı. Hem turistler, hem hediyelik arayanlar akın ediyorlardır. Onun gibi turistik bölgede yaşayanlar düşünebilir hem de harçlık çıkarmak için.







    Yapımını da fotoğraflamaya çalıştım çiğköfte kokulu ellerimle :)
    İlk fotoğraftakiler cam, onlar boncuklara renk vermek için kullanılıyor, asıl maddesi. Bi tüpü var, onun sayesinde çıkan ateşle renkli camlar eritiliyor. Başka camlar daha inceltilerek şekil veriliyo, başka renkler birleştiriliyo. Boncuk tamamlanınca kum dolu olan kaba batırıyolar, soğumasını bekliyolar. İzlemesi bu kadar eğlenceliyse bu tatlı şeylerle uğraşması daha eğlencelidir diye düşünüyorum.



         

    Ben siteden uzun uzun araştırmadım ama mutlaka bir şeyler bulursunuz diye düşünüyorum :) http://www.halkegitimkurslari.org/ 

    Farklı hobiler gördükçe, denedikçe paylaşmaya devam edeceğim :)

28 Nisan 2013 Pazar

Mor kafa oldum !


Daha önce bahsetmiştim saçımın uçlarını mora boyadım diye. Çok sevildi çok tutuldu, benim de zaten yapasım vardı ve de normalde koyu renk olan saçlarım sıkılmış bi halimin azizliğine uğramış, açık renk olmuştu, bu halinden de artık sıkılmış, pek hoşnut değilken tamamını boyayayım dedim. Ve yaptımmmm! 

Mor saç uzun bi zamandır hayalimdi benim, çok fazla boya denedim, güneşte azcık parlamaktan başka sonuca ulaşamadım hiçbirinde. Kuaförde boyatmayı hep düşündüm ama hem saçımın olacağından fazla yıpranacağı düşüncesi hem de aktığında saçımın alacağı tuhaf sarı(!) renk beni hep vazgeçirdi bu düşünceden. 

Hayatımın boyasını ise tamamen tesadüfen buldum. Önceki postlarımda bahsettiğim gibi Şirin alırken ısrar edince ben de bide bunun morunu deneyeyim bari dedim. Boya her yerde var. Nevacolor diye bi marka. Açık viyole rengi. Ben  açıcısıyla 3 buçuk tl ye aldım. Yalnız 3 tane gitti tabi benim saçıma. Toplamda da oldukça ucuza geliyor tabi. 

Ucuzluğundan ve markayı pek duymayışımdan dolayı önyargı vardı, ama boyadıktan sonra tüm olumsuz düşüncelerim gitti. Açıkçası içeriğine pek bakmadım başta sadece uçlarını boyayacağım diye. Bi kere aşırı, gözle görünür bi yıpranma olmuyor, boyadığım gün saçımda bi sertleşme oldu ama ertesi güne bi şey kalmamıştı. Kokusu yıkadıktan sonra tabiki biraz kalıyor, bi iki güne o da geçiyor. Kısacası çoğu ortalama boyalardan çok daha iyi. 

Renk konusunda harika. Tam görülen rengi çıkarıyor resmen. Şirin de önce kızıla sonra fuşyaya boyadı aynı boyanın. Özellikle fuşya olan tam tuttu, mordan sıkılacağımı düşünmüyorum ama bi gün sıkılırsam boyayacağım renk fuşya olabilir.



Yurtta Gamze boyadı saçımı. Boydan bakalım diye koridordaki boy aynasına gittik, sesli sesli konuşuyoruz, fotoğraf çekiyoruz, birbirimize iltifat ediyoruz. Sesimize çıkan kızlar da geldi, kalabalık bi grup olduk, saçlarımızı konuşuyoruz, öyle kapı önü muhabbetinden sonra girebildik odaya. Koridordaki ışık sarı ışık olduğundan daha pembeye kaçan bi mor gibi görünmüş, bundan biraz daha mor gerçek hali. Hatta çok daha mor diyebilirim. Açık havada çekmeye vaktim olmadı, çektiğimde onu da paylaşırım.

Kısacası çook memnun kaldım. Bi de saçlarım oldukça uzamışken moru daha bi yakıştırdım kendime. Uzun bi süre mor kafa olacağım galiba :)


mes cheveux

Mühendis olcam ben (!)


Sınav dönemini yeni atlatmış bulunuyorum. Oh çekmem lazım ama çekemiyorum çünkü ben bu vize döneminde kendimi hiç sıkıntıya sokmadım zaten oh çekilecek bi hal yok :) Hiç iç açıcı bi dönem geçirmiyorum. Çok geziyorum, çok okuyorum yazıyorum, çok yiyorum, çok konuşuyorum ama bir türlü çalışmayı beceremiyorum. Başlayamıyorum bile ! Mesele sadece gezeyim alışveriş yapayım derken derse vakit ayıramamak değil. Kitabımı defterimi kalemlerimi, müsvedde kağıtlarımı hazırlıyorum, geçiyorum masama ama tık yok bakışıyoruz notlarla. Bu dönem şunu gördümki sadece bakışmakla yapılmıyo bu sınavlar. Oysa ki geçen dönem yükseliş dönemimi yaşamıştım okulda, en iyi ortalamamı tutturmuştum. Demek benim yükseliş dönemi aynı zamanda zirveymiş. Şimdi düşüş dönemine geçtim ve yavaş yavaş yıkılıyorum. 

Notlar açıklanıyo, 0 ın altında not olsa onu alacakmışım. Önceden hocalara kızardım, o kadar doldurdum kağıdı, emin olduğum birsürü cevap var bu notu mu layık görmüş derdim. Şimdi biliyorum suçumu 20 alıyorum hoca lütfetmiş saolsun bana not vermiş diyorum. 

Neyse geçti bitti artık finallere kadar rahatım. Rahatım da finallerde nasıl tutuşacağımı şimdiden görüyorum. Vizelerin sıkıntısını atmaca, çekmeye çalışacağımız işaret dili klibi, ingilizce kursu, bitmek tükenmek bilmeyen gezmeler, bahar şenlikleri derken hooop finaller gelecek hiç hazır değilken. Seneye son sınıfım ders bırakmak istemiyorum, rahat geçirmek istiyorum ! Ben keyfime baksam derslerim geçse sınıfı. Nolurdu ki sanki !

Sahi var mı mühendislikte böyle hesap kitap işleri ? Hayır varsa ben yokum.

Ne özlemişim be yurdu !

Tekerlekleri bozuk yürüyemeyen valizimi bozuk yollardan tıkır tıkır, kulaklarımı tırmalayan sesler eşliğinde sürükleyerek can çekişmem yurda geldiğimi gösteriyordu. Şirincik karşıladı beni, iki saattir can çekişerek taşımaya çalıştığım valizi kucakladığı gibi getiriverdi. Valizi olduğu yerde bıraktım, önce hediyeleştik. Sürpriz olmadı hiçbiri hepsini uzun uzuun anlatmıştı, hatta abartıp camden göstermiştik. 

Her şeyi öylece bırakıp balkona sofra hazırladık, yine doldu taştı masalar :) İçeceğimizin olmadığını farkettik indik kantine, yine kantine bakan, karşısında ne diyeceğimizi şaşırdığımız abi mi amca mı neyse ona rezil rüsva olduk. Neden böyle oluyor, bi gün de rezil olmadan alsakya alacağımızı. Olayı burda anlatamayacağım utanıyorum :) Sonunda aldık geldik içeceğimizi, plastik bardaklar yok ! Kafaya dikerek döneriz diyoduk ki yeni aldığım diğer hediye bardaklar geldi aklıma, bunlar hep tesadüf  :) Pek de tatlılar, bi tane de Happy Box'a koyarım bundan.

Nasıl özlemişiz, bi yandan indirdik hepsini mideye bi yandan tüm bi haftanın dedikodusunu yaptık, yetmedi öncekileri tekrardan analiz ettik :) Hava da bi güzeldi ki...


 Bu arada yılın ilk eriğini yedim Şirin saolsun, hala da yiyorum tuza bandırarak midem yanacak :)


 Balkondan köyümüzün görünüşü :) Karşımızda erkek yurdu, diğer tarafta da normal insanların yaşadığı bina var. Erkek yurdundakiler pek çıkmıyo bizden utanıyo olabilirler, öyle düşünüyoruz :) Ama binadakilerle birlikte vakit geçiriyoruz resmen. Teyzenin biri çorba karıştırıyo bizim muhabbetlerimizi dinleyerek, amca balkonda televizyon izliyo, 'Amca az aç sesini kim kimi öldürmüş ?'


İşte hediyelerimiz burda :) Bi dolu parfümüm oldu bu aralar yine. İnanılmaz ama 3 buçuk tl ye ! O kadar çok parfümüm varki artık ucuza buldukça alacağım sadece. Bunlar da ucuz bile değil bedava gibi, Şirin'e bikaç sipariş vereceğim tatil için :)


Yine tatlı bi tesadüf daha oldu. Meğersem Şirin'in aldığı parfümlerden biri benim 3 yıldır arayıp bulamadığım Barones diye bi parfüm. Kutusu şişesi her şeyi duruyodu hala sorabilmek için, en soldaki benim boşlar. 3 yıl sonra tekrar benim oldu hem de beklemediğim bi anda :)

Tatil diye saçmalamalarımızdan vazgeçer miyiz? Tabiki hayır ! Cam'de devam ettik.

- Şirin şu pembeli Barone mi? O.o
- Barones. Neden?
- Oha yıllardır aradığım parfüm.
- Yıllardır? 3 buçuk milyoncuda vaaar.


Bizim para meseleleri tuhaf. Biz yüzünü göremeden bitiyo. Bi çözüm yolu deniyoruz şuan. Mesela 20 tl ye bi şey aldık artan bütün bozuklar hooop kumbaraya. Tabi ne kadar uygularız bilemicem. Bunlar da bozuk para bankacısı gibi sayarken yaptığımız sanat. Tahmin edin ne kadar vardır burda?
62.60 tl ! Yok canım hiç göstermiyor.


Canımız sürekli türk kahvesi ister bizim. Yurdun nadide kafesine gitmeye üşendiğimiz için genelde mahrum kalıyoruz. Neyseki hazır kahvelerden edindik. Şimdi koyduk birer bardak içiyoruz. Fincan diyemiyorum. Çünkü yurt burası !


İşte yeni bardaklarımız. Kahve komik duruyo tamam.
Ee bunda fal bakılmaz !
demeyin. Biz bakarız. :)




Ama tutar mı çıkar mı bilmem :)



Şirin'den mesaj geldi.
- Oha Ferhat bana tektaş almış.
- Taş mı tektaş mı doğru söyle bak ? Nasıl yani ?
- Gelince gösteriverem sana.

Ferhat'ın tektaş alacağını biliyoduk bi zamandır Şirin'e, şimdi beklemiyoduk ama. Haklıymışız, Şirin bu parfümlerimizi ararken yanda takı reyonunda bide bu yüzüğü görmüş, beğenmiş alıvermiş, tektaşımı kendim aldım kendim taktım misali. Hey allam ne heyecanlandıyon kardeşim ! :)

Az önce Fundamentals eşliğinde yazmaya başlamıştım yazıyı, şimdi Aşk Tesadüfleri Sever'i açtık, biraz da ağlayacağız...

27 Nisan 2013 Cumartesi

Rengarenk Happy Box'ım ♥


Happy Box'ın ilki benim için oldukça heyecanlı oldukça rengarenk geçmişti, hiç tereddüt etmeden ikincisine de katıldım. Melodram'ın verdiği güven çok ayrı. Hem bunun için hem etkinliğin devamını yapmakta olduğu için öncelikle ona teşekkür ediyorum bilmem kaçıncı kez. Ve yine bilmem kaçıncı kez de sevgili eşim Tosbağa'ya teşekkür ediyorum. Son günlerde etkinliğe dahil olmasına rağmen nasıl dopdolu, capcanlı ve çok özenli bi kutu hazırlamış bana. Etkinlikten önce tanışmıyo olmamıza rağmen ne istiyorduysam onları yerleştirmiş kutuya. Lafı çok uzatmadan tanıtayım Happy Box'ımı..


Kutu bile başlıbaşına büyük bi hediye benim için. Malum kutu hastasıyım bide bu kadar sevimli sempatik bişey olunca ne koyacağımı nereye koyacağımı şaşırıyorum.



Genel görüntüsü bu özenle seçilmiş hediyelerimin :)



Sanki sevdiğimi biliyormuş gibi hep banyo ürünleri almış Tosbağam bana :)


Bu duş jellerini hep görüyordum arada kalıyordum alsam mı diye sonra ihtiyacım olanları alınca kendisini alamıyordum kutuda görünce nasıl sevindim :)


Şu Rexona mini o kadar işime yarayacakki çantama attım hemen. Ojenin rengi harika tam yazlık sürekli kullanacaklarım arasında.


Sağ bileğim çok yazmaktan olsa gerek belirli aralıklarla ağrır. Her ağrı geldiğinde kas gevşeticimi sürer fularımı sararım sonra da hala neden sargı bezi almadığımı düşünürüm. Ama hiiç de almam. Bu da Tosbağamın içine doğmuş olacakki kutuya kıppkırmızı bi sargı bezi koymuş :)


Hem rengine bakmak için ojeyi denedim hem de sargı bezimle sarmaladım elimi :)


Büyük yuvarlak çiçekli küpelere ba-yıl-dım ! Malesef kulaklarım kapandı henüz ama her küpe beğendiğimde tekrar deldireyim diyorum saçma bi korku alıyor bedenimi vazgeçiyorum. Bu sefer deldireceğim galiba.


El emeği ürünlere bayılıyorum. Benim için yerleri çok ayrı. Ayraçlara nasıl nasıl bayıldım :) Ayracımı hemen şuan okuduğum kitabın arasına koydum. Yeşilli el emeği göz nuru hediyem de çakmaklıkmış tabi çakmağımı da hemen koydum :)



Hediye kutuları da ilgi alanımda tabiki bu da içine doğmuş Tosbağa'nın 2 tane koyuvermiş kutuya :)



Bu kız buzdolabı süsüm çok şeker değil mi :) Ayrıca mıknatıslı yerinde bir lavanta var ki tüm kutuyu nasıl güzel kokutmuş :)


Ve işte Tosbağamın bana sürprizi :) Mini alışveriş listem yazımda bu tatlı çiçek sulama aracından da vardı, onu görmüş saolsun aramış bulmuş koymuş kutuya :) Beni en mutlu edenlerden :)


 İşte böyleee :) Nasıl güzeller değil mi :) Çok memnun kaldım mutlu oldum, tekrar Teşekkürler Tosbağam :)


Tosbağanın içtenlikle anlattığı yazılarını okumak için; Tosbağanın Dünyası 

Happy Box 3'e de katıldım ve kutum yine neredeyse hazır, sadece eşim belli olduktan sonra ona özel alacağım hediyeler beklemekte. Happy Box hediyeleşme etkinliği daha da devam edecek, katılıp mutlu olmak mutlu etmek isterseniz Melodram'ın Happy Box etkinliğini buradan inceleyebilirsiniz.

Rengarenk kalın dostlarım :)

17 Nisan 2013 Çarşamba

Pratik ve çok tatlı saç modelleri buldum :)

Şöyle bi bakınıyodum netten saçıma değişik bişeyler yapayım diye, gerçekten değişik modeller buldum. Eskiden saçıma çok uğraşırdım ama artık ya açık salınmış bi şekilde oluyo, ya tepeden toplanmış ya da kelebekli bi toka ile tutturulmuş. Düzleştirmeye, hafif bi maşa yapmaya bile üşeniyorum. Pratik saç modelleri diye bakınca ilginç fikirler gördüm. Şu sınavlar bitsin uygulayacağım hepsini. 
Bakalım neler varmış..






Hepsi çok kolay ve az zamanda yapılacak modeller gibi görünmüyor mu?.. 
Ama en güzeli de şu alttaki sanırım :) Bitane de bende olsa neler neler yaparım, şekilden şekile sokarım :) Ona üşenmem herhalde işte :)


Kendim de denersem bu modelleri mutlaka paylaşırım :)

 Rengarenk çekilişime katılmayanlar buradan bakabilirsiniz :)

16 Nisan 2013 Salı

Sıradan bi gün bile macera dolu ! :)


Bikaç gün önce Şirin'le ihtiyaçları almaya merkeze indik. Ne ihtiyaçmış gez gez bitmedi! Peki aldık mı ihtiyaçları? Tabiki hayır. Alınacak listemiz dışında ne varsa gördüğümüz hemen atladık. Yine gerekli gereksiz aldık bişeyler. Kozmetik reyonuna gelince Şirin tutturdu 'Boyalara bakalım, saçımızı boyasak mı, bana nasıl olur, ne renk olsa..'. Ne kadar boya varsa talan ettik bulduk istediğimizi. Boyalar daha önce heryerde gördüğüm ama hiç denemediğim bi markaydı ve aşırı ucuzdu. Küçük bitane tüp, açıcısıyla birlikte 3 buçuk tl. Nevacolor diye bi marka. Ben Açık Viyole aldım. Mor çok denedim saçıma ama güneşte azcık belli olanlardandı hepsi, belki bu olur dedim. Şirin de kızıl olanından aldı.

Bu 3 buçuk milyoncuya daha önce bi kere gitmiştik, sokakta biyerdeydi, ara ara bulamadık, birine soracağız ama adı bile yok ne diyelim 3 buçuk milyoncu nerde diye mi soralım dedik soramadık. Sonra Hayret Ucuzluk diye bi tabela gördük, dükkanın ismine biraz güldük eğlendik, küçük yer burası bilir diye giriyodukki içeri, yan dükkandan zar zor yürüyen, kilolu, orta yaşın üstünde bi teyze geldi, kapalı olan dükkanını anahtarla açmaya yeltendi. 

-Yok teyze biz bişey soracağız.
-Gelin içerde ürünlere bakarken sorun.
-Acelemiz var. Buralarda 3 buçuk milyoncu vardı, tam yerini biliyo musunuz?
-Hıh burası! Burası 3 buçuk milyoncu işte, birsürü şey var 3 buçuğa.
-Yok böyle biraz büyük bi yer bizim dediğimiz, başka şeyler de satıyo.
-İçeri girin içerde siz bakarken ben tarif edeyim.

Neyse girdik teyzenin zoruyla. Teyze önceden kızının, torununun giyip bıktığı, evde duran kıyafetleri toplayıp getirmiş dükkana. Geleceğin markası olacağına inanıyor ama : Hayret Ucuzluk. Kemer gösteriyo bize:

-Bak bunlar 3 lira, o dediğiniz yerde 3 buçuk, burdan alın.
-Teyze kemer almıcaz!

Sonunda anladıki alıcı değiliz, tarif etti de bulabildik, saolsun yine de.

Yolda yürürken küçük kızlara laf atıyoruz, kötü kötü bakıyoruz, tam ergen haller, gören üniversite okuyo demez. En son giderken önümüzde 2 tane liseli kız yürüyo, biz bişeyler deyip gülüşünce dönüp bize baktılar, baktık malzeme var etrafta da çok kimse yok biz de devam edelim dedik. Şirin deli taklidi yapıyo, tuhaf tuhaf konuşup, ayağını vurarak yürüyo, kızlar arkalarını döndükçe ben de 'Deli bu deli kaçın' diyorum. Kızlar gülerek hızlandılar, biz de 'Ergen bunlar ergen!' diyerek uzaklaşıyoruz.

Bide çıkarken Gamze'ye de doğum günü hediyesi alırız diyoduk. Bitane 3 buçuk milyoncu var burda -eskiden bi milyoncular olurdu, hayat çok pahalılaştı-. Neyse gittik gezdik, bişeyler bulursak güzel kutu yapar ordan aldıklarımı içine atarım diyodum hediye olarak. Gez gez tek bişey bulamadık, tabi kendimize bulduk yine :) Bitane çocuk küveti gördüm, Gamze'ye bunu alalım diye tutturdum, bizim hayalimiz vardı öyle odanın ortasında suyu doldurup oturacaktık :) Şu 3 yıllık üniversite hayatımın en büyük hayallerinden biri :) Şirin saçmaladığımı, olmayacağını söyleyince abla(!) sözü dinledim, almadım. Almadım da ne oldu bişey bulamadan geri döndük.

Ertesi gün ingilizce kursu vardı, kurstan bayağı önce indik çarşıya gezeriz, hem de ihtiyaçları alırız diye, bu sefer alındı ihtiyaçlar :) Gamze'ye de hediyesini buldum aldım. Sonra çiğköfte, lahmacun yemelik içmelik bişeyler alıp British'in karşısındaki parka geçtik, piknik yaptık, hava da nasıl güzeldi :) Ders saati yaklaşınca da gittik bikaç el tavla oynadık. Her şeyin iyi gittiği günlerdendi, çıkışta da hocam bıraktı yurda saolsun, bloguma bakmak istiyodu, bu yazıyı okursa utanacağım :)


İşte hediyelerim. Gamze de benim hediyelerimi göstermiş, onun gözünden de bakmak isterseniz buyrun burdan :)


Not! Saçlarımızı boyadık harika oldu, nasıl belli oluyo görseniz :) Göreceksiniz zaten ama postu hazırlamam lazım. Saçlarımızı, boyaları ve boyama maceralarımızı bidahaki postlarda anlatacağım :)

Mutluyumm bu yazıyı okuyanlar da çok mutlu olsunlar :) Yok yaa okumayanlar da mutlu olsunlar :) Herkes mutlu olsun, musmutlu, rengarenk bi dünya olalım :)

14 Nisan 2013 Pazar

Mini alışveriş listem :)

Her cumartesi pazar kursa giderken Migros'un önünde iniyorum -inmek zorunda kalıyorum-. İnmişken de vakit varsa kim önce giderse yemelik dolduruyoruz poşeti. Bu hafta gittiğimde biraz fazla beklemiştim iyi de oldu. Almalık birsürü şey buldum kendime. Kursa çıkacağım için elimde yük olmasın dedim hem de şu sıralar çok para harcamamam lazım kredi gelsin neler neler alcam. Beklerken görüpte istediklerimi hemen fotoğrafladım. Neler istemişim bakalım..

Şunların tatlılığına bakın ! Çiçeklere bayılıyorum, evimizden de anlaşıldığı gibi. Arada yurda masama koymalık da alıyorum ama onlar pek uzun ömürlü olmuyo, ben de kıyamıyorum. Yurtta yarım litrelik pet şişeyle suluyorum zavallıcıkları. Şöyle tatlı şeyler kullansam sulamak için daha fazla yaşarlar bence :)


Tava şu sıralar çok da işime yaramaz, hediye olabilir belki ama fiyatı çok ucuzdu çok dandiktir belki dedim emin olamadım ama kalırsa alabilirim belki. Bu tavada beni çeken şey, altından az biraz görünen tatlı pembe kalpler ve tabiki rengi.


Dedimya yurtta çiçeğe iyi bakılmıyo, ömrü az oluyo diye. İşte yurt için beslemelik en ideal bitki: rengarenk kaktüsler. Zaten çok az su istiyo hem de çok hoş hava katıyo odaya. Her yıl bikaç tane mutlaka alırım bu sevimli sempatiklerden, hem kendime hem hediyelik :)


Kalpli kalpli yapılır da alınmaz mı şu kurabiye gibi bisküviler.. Alınsa da nasıl kıyılabilir yemeye bilemiyorum ama alalım bulunsun. Başka çeşitleri de var görmüşsünüzdür. Yine görünce kendim yapasım da geldi. Şu sınavlar başlasın bitsin böyle tatlı kurabiyeler yapcam, sadece yemek değil yapmak da istedi canım :)


Şu sıralar işime yaramayacak bişey daha. Ama şimdiden çeyiz dolduruyoruz. Böyle bişey de çok yakışır çeyizime. Tam günlük kullanmalık. Şuan çeyizimde bunun aynısının desensizi var bembeyaz. Bitane de bundan  olsun alayım da. Bikaç farklı desenlisi vardı, ben fotoğraftaki çiçeklisini beğendim. Benim olacak :)


Theramed diş ürünlerini daha önce hiç denemedim. Bi de bunların tüp olanları var, onlardan da bunlardan da almak istiyorum. Büyük alışverişimde bunlardan da olacak :)


Birsürü kahvaltılık ürünler vardı tatlı tatlı. Her gördüğümde hoşuma giden kupalardan burda da var. Çok belli olmuyo fotoğrafta ama çiçekli olanlar, arabalı olanlar benim favorim. Birsürü kupam var ama insan istiyor işte :)


Arabam olsun bunlardan da alcam şu sıralar hayalperestim :) Daha güzel tasarımlı olanlar vardır mutlaka bakmak lazım. Migros ta en güzeli buydu.


Beklerken böyle değerlendirmek lazım. Güzel bi alışveriş listesi sahibi oldum :)