• Anasayfa
  • İnstagram
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • Bloglovin
  • Googleplus
  • Rengarenkatölye
  • 27 Aralık 2012 Perşembe

    Yılbaşı yaklaşırken...

    rengarenkyakamoz' un ilk yılbaşı olacak bu. O zaman yılbaşına, hediye almaya vermeye, bütün hediyelere, hediye paketlerine, yılbaşı süslerine, yılbaşı karına, kutlamalarına bayıldığımı söyleyeyim. 
    Yine avmleri talan edip aldım birsürü şey. Çoğu hediyeyi teslim ettim bile. Yılbaşından bu kadar gün önce almamak lazım hediyeleri bir kez daha anladım.


    Hediye paketlerim hediyelerimden hep daha çok sevilir. Genelde kutusunu paketini kendim yapıyorum ama bu yılbaşı öyle olmadı yoğun zamanıma geldi önceki yaptıklarımdan toparladım bişeyler. Yazın boş kaldığımda yaptıklarım o kadar işe yarıyo ki böyle zamanlarda. 


    Yılbaşı kutlamamız belli olsun da süs bakayım istiyorum hemen:) Yemekleri, süsleri, kıyafetleri de başka postta paylaşırım artık:)




    "Vive le vent, vive le vent, 
    vive le vent d'hiver 
    qui s'en va sifflant, soufflant 
    dans les grands sapins verts.
    Vive le temps, vive le temps,
    vive le temps d'hiver
    boules de neige et jour de l'an
    et bonne année grand-mère."


    :)

26 Aralık 2012 Çarşamba

İçimden geldi...

Şirin'lerin odasındayız Leyla'yla. Şirin sevgilisinden yakınıyo Leyla da sevgili adayından. Hiiiçç sevgili olmıcam diyo 7 24 telefonda ama Leylamız. Bir şeyler belli olcak bugünlerde galiba...







Öyle işte...

24 Aralık 2012 Pazartesi

Sevgili Blog;



Bugün kalktım, elimi yüzümü yıkadım, biyere gitmedim, hastayım yattım, annemin yaptığı ne olduğunu bilmediğim şeylerden içtim.

4 ciltlik günlük serimin büyük bi kısmı işte böyle başlıyo. Neyse nerden geldim buraya. Günlüklerimin içeriğini başka bi postta uzun uzun yazarım inşallah.

Şu yazmadığım zaman içinde yapmayı en çok istediğim şeydi aslında blogla ilgilenmek. Bu yıla artık monotonluktan çıkıyım, değişik bi şeyler olsun hayatımda diye dualarla başlamıştım, ki olduda. Ama monotonluktan kurtuldum mu bilemicem.

Mesela ben artık bi öğretmenim. Kendinden büyük öğrencileri olan, maaş alan, sigortası olan bi öğretmen hemde :) Bu yılın görünen en büyük olayı bu oldu heralde. Şimdi detaylara geçeyim. 2 yıldır küçük bi uğraş ediniyim azda olsa bi maaşı olan işte çalışayım kendim bi para kazanıyım artık diyodum. Geçen yıl ünideki kurslara başvurmuştum vakit geçsin diye. En çok işaret dili ilgimi çekmişti neyse gittim öğrendim sertifikamı geçen yıl alamamıştım bu yılın başında  gittim. İlgilenen amcayla sohbet muhabbet derken iyi öğrendin mi, hocalık yapabilir misin deyiverdi. 2gün düşündükten sonra bi yerden başlamak lazım dedim kabul ettim. İşte kısa özetiyle böyle oldu. Kendi derslerimden çıkıp bide ben ders veriyorum. Tahminimden daha eğlenceli daha renkliymiş çokta yorucu olsa da gayet çekilir bişey. Karşılığı her bakımdan muhteşem(neler geçtiğini de ayrıca anlatmak istiyorum:)) Ha bide aybaşında kart hesabındaki artış yok mu işte o da muhteşem özellikle de bi öğrenci için:)

Sonraa şu her işte lazım ingilizce neymiş artık ben de öğreneyim dedim. British'e başladım. Şimdilik yolunda bakalım. Kantinde sırf bana hava atmak için ingilizce bişeyler konuşup gülüştüklerini düşündüğüm liseli bebeler hariç. Damn it!




Damn it demişken How i met' te 7.sezon bitmek üzere yavaştan alıyorum. Bitmesin istiyorum! En son Robin ve Ted eşleşti uzuun aradan sonra. Halbuki Robin-Barney daha iyi değil mi. Bence öyle. Diziyi güncel takip edenler bu ne diyo yaa diyebilir:)




Hala aynı yurttayım neyseki oda değiştirdik. Sıkılmamızın dışında bazı olaylar da sebep oldu bu değişikliğe. Onlar da başka postlara artık:)
Yurdun yemekhanesi de yurda aitti önceden. Bu yıl yemekhaneyi başka bi işletmeye vermişler.. İşkembe'ciye! Dolayısıyla yemekler mercimek, kuru-pilavdan öteye gitmiyo. Dolayısıyla her gün ya dışarda yiyoruz ya da lahmacun.
Bi de yeni oda arkadaşlarım var. Yerim ben onları. Anlıcağınız geçinip gidiyoruz. 

Ha bide dersler vardı çok sıkıntıdayım şu aralar. 4 tane proje var, biri bu haftaya yetişecek ve daha tek kelime bakmadık. Sınavlar tam yılbaşından sonra onları henüz düşünmüyorum bile. Vize notlarım gelmiş geçmiş en yüksek gördüğüm notlardı. Finallere bide proje çıkardı hepsi sınav yetmiyomuş gibi. Dur bakalım yılbaşında da eğleneyim sonra başlarım.:)

Yılbaşına da bişeyler düşünmek lazım. Daha kimseye hediye bile almadım acil iyileşmem lazım.

Sonra da pijamalarımı giyip yattım günlük.

Tam günlük tadında oldu bu cidden. 

Projeler beni beklerr! 

14 Eylül 2012 Cuma

Ye Piknik Yap Gez.

Baktık kış geliyo bi pikniğe gidelim dedik. Lisedeyken dersanece gitmiştik beğenmiştik Mavi Gölü. Yalnız haftasonu gidince birazda geç kalınca yer bulunmuyor. Nereyi bulursan razı oluyorsun. O yüzden haftaiçi gittik. Diğer piknik alanlarına göre oldukça bakımlı ve lazım olan herşey mevcut. Yiyeceğinizi içeceğinizi masaörtünüzü alıp gitmeniz yeterli.



Böyle küçük bi tekne turu var. 20 dk falan sürüyo. Akşam binmek güzel bide rüzgar esiyo sadece göle odaklanınca denizdeymiş havası oluyo Ankara da böyle idare edilebilir:)) Bide tosbalar var onlara daha önce binmiştim adamlar tekne turu şöyle güzel böyle güzel diye bağırınca buna bindik ama tosbaları tercih ederim.


Çardaklar kamelyalar dolu heryer. Yere kilimini serip uyuyan hamakta yemek yiyende var. Barbeküsü de var ayriyetten yüke gerek yok mangal kömürü almak yeterli. Almasanızda aç kalmıyosunuz herkes yerden ağaç dalları çıralar topluyo. Bizde çay için topladık hatta gören bekçiler odun parçaları veriyolar.



Güneşi de bööyle batırdık. Heryer ışıklandırma dolu akşamda hiç problem olmuyomuş ama tam gittiğimiz gün elektriği arızalıymış hiçbi lamba yanmıyodu. Böyle de bi şansımız var.



-Oha şuna bak.
-Sürekli yaklaşıyor mu ne.
-Çok gelişmiş dolunay!
-Yok be güneş bu. Akşam akşam ne işi var.
-Dolunay. Dolundolunay!

Tam da gittiğimiz akşam bir doğa olayı yaşanıyomuş meğer geç anladık. Fotoğrafta da belli oluyo ama böyle değil daha kocaman bişeydi. Bu en iyi çekim. Tekne turunda farkettik yanımızda gibiydi.




Şimdi valiz hazırlıyorum. Cumartesi okuluma, köyüme, kürkçü dükkanıma geri döncem bakalım. Bakalım bu yıl neler neler olcak heyecanla merakla birazda endişeyle bekliyorum...

12 Eylül 2012 Çarşamba

Parfümerici kırtasiyeci olcam ben.




Markete bi kahve almaya gidiyorum elimde tonla defter kalemle çıkıyorum. Evde poşeti önüme dökünce farkediyorum kahve yok almamışım. Bi makyaj bide kırtasiyelik malzeme görmeyim ben. Hiçbişey görmüyo gözüm.

Parfümerici kırtasiye mi açsam.




Uni'nin mentollü ıslak mendili. Baş ağrısına, halsizliğe, sıcaktan bunalmaya, burun tıkanıklığına vs. birebir. Bi kutu aldım yine.



Marketten çıktım gelirken boncukçu gördüm girdim 250 gram karışık boncuk aldım:) Gelince önce defterlerimi kalemlerimi sevdim yerleştirdim sonra napsam bu boncuklarla diye düşündüm düşündüm..

Flash'ma kalpli zincirli süs yaptım sürekli bişeyler atasım geliyo çok yakıştı bilgisayarıma çıkaramıyorum. Küçük kuzenlerime de küpeler bileklikler yaptım böyle.


Bu yaz staj, ramazan telaşı derken takı yapamadım çok içimde kalmış küçük küçük bişeyler yaptım birsürü. 

Kargaburnu'mu kaybettim nereye koyduysam. Bütün gün klips bükmekten mahvoldu tırnaklarım.



Bunlar da daha öncesinden NTden aldığım kartlı doğum günü zarfları. Bikaç tane rengi var hepsini aldım. İçinden 5 kart 5 zarf çıkıyo 2tl. Hediye verirken not yazmak için tamda böyle bişey arıyodum. Bikaç tanesini doldurdum bile..


15 20 tane defter aldım. Okula başlayan kuzenlerim için almaya başlamıştımki dayanamadım doldurdum sepeti. Bu arada okul hayatım bitmek üzere yeni başlamadı... 

Olsun çalışırkende kullanırımki ben bunları.




Huzur. Ne güzel şeysin!

Bişey farkettim. Uzun zamandır oturup napsam diye düşündüğüm can sıkıntısından televizyon karşısında pineklediğim olmuyo. Geziyorum tozuyorum alışveriş yapıyorum, kahvemi alıyorum staj dosyamı yazıyorum, az da olsa gitar çalışıyorum, blog için fotoğraf çekiyorum.

Mutfağa girip yeni tarifler deniyorum. Pasta, salata, meyvelerle uydurduğum şeyler, içecekler.. Bazen anlıyorum beğenmediklerini suratlarından. O öyle yapılıyo bi kere bilmiyolarki şekerim!

Odama bi giriyorum cici bici şeyler yapıyorum birsürü. Tuhaf tuhaf koleksiyonlarım var tamamlamaya çalışıyorum. Kıyafetlerimi değiştiriyorum. Kumaşları ve annemi bi arada buldukça bişeyler kesip biçiyorum dikiyorum.

Bikaç gün oldu yine birsürü kitap aldım. Bayadır cinayet okuyodum annemden babamdan korkar oldum biraz değiştireyim kitapları dedim. Mutlu tatlı huzurlu şeyler aldım. Bi başlayınca okuyorum saatlerce.

Saçlarımı çok seviyorum <3 

Toplanıp lunaparka, buzda kaymaya gidiyoruz. Hava çok iyi bu aralar akşam o kadar güzel esiyoki arkadaşlarla gezintiye çıkıyorum. Ortalık biraz sakinleyince salıncağa binip doyasıya sallanıyorum. Uçuşuyo saçlarım üşümek bile güzel böyle havada. 4 5 yaşlarındaki çocuklar inmemizi bekliyo sıraya giriyolar. Sizin daha çook vaktiniz var kızımm! Neyse anneleri gelince iniyoruz.

Şükürler olsun!

7 Eylül 2012 Cuma

Ne eğlenceliymiş şu mim herkes mimlesin rengarenkyakamozu =)

Melodram saolsun hem kendisininkini okurken hem de benimkini yazarken eğlendirdi beni:)  İşte benim cevabım..:)



Günün nasıl geçti?;   Sımsıcak busbunaltıcı güneşin altında gezdim durdum. Sonbahardayız ya eylül eylüllüğünü bilsin!


İsim vermeden bahset!;  Fotoları yazılarından güzel. Benim gibi Paris hayranı. Her gün mutlaka bi açıp bakıyorum:)

Neden hep cam kenarı?;   Yol izlemek falan güzel de aslında çok büyük iki sebebi var. Birincisi ben araba 100km hızla giderken bile mağaza vitrinlerinden dışarı koyulmuş askılardan kıyafet bakarım her fırsatı değerlendirmek lazım. İkincisi ayakta yolcu alan otobüslerle ilgili. Yer bulamayıp yanımda dikilen meraklı ablalar teyzeler mesaja bakarken mesajımı okuyup bununla kalmayıp cevabımın ne olcağını bekliyolar. Valla yapıyolar.

Bugün kendin için ne yaptın?   Annemin 'kızım sende okula başlıcaksın da üniversiteli olduğunuda hatırla' gibi söylenmeleri eşliğinde birsürü defter kalem aldım kendime. Tutamıyorumki kendimi nasıl güzeller.

Twitter Ana sayfanı aç, gözüne ilk takılan? 
Twitter'm yok bende Face'i söyleyim. Angry Birds'te kim kimi geçmiş öğrendim. 

Düşün ki o bunu okuyacak; Gel artık gel! Amin.


Kahkaha atmana sebep olan karikatürler?; 


                                                                       Yine güldüm bak.




Klavye'ye bakmadan bir şeyler yaz; 
okulda yaklaşrı. ben daha dinlenmedimki hazır depilim. ama acatip valiz hazırlauasım var. şunu yazayımda bi iki bişey atıyım valize.

Bir cümle düşün, sonra kelimenin yerlerini değiştirerek yaz;   
yemek acaba kokuları mutfaktan ? ne geliyo yemekte var 

Ctrl + V yap; 
Bir cümle düşün, sonra kelimenin yerlerini değiştirerek yaz;   -Üstteki soru çok uzundu kopyalarken dikkat etmedim=)


Bu mim benden de bütün bloggerlara gitsin:)

5 Eylül 2012 Çarşamba

Rengarengarenk!


Böyle rengarenk cıvıl cıvıl sokaklarımız olsa içinde de bu sokaklar kadar şeker insanlar..Bu kadar dert sahibi olmayız heralde. Eve giderken hep böyle sokaklardan geçse insan yorgunluklarından stresinden arınırda gider valla. 
Filli Boyanın 'İşte evim işte rengim' yarışmasına rastlamıştım yazın başında nasıl heveslenmiştim. Ama yok imkan yok! Nereyi boyayım. Geçtide çoktan tarihi zaten ama içimde kaldı çok. Kafamda tasarlamıştım bile neler yapabileceğimi. Sonra kutulardan dolaplardan aldım hevesimi kafamdakileri onlara yaptım.




  İlkokulda İpek Ongun'un kitaplarını okurdum hep. İşte Hayat'ta geçiyodu galiba. Okulda hocaları bi ev veriyodu öğrencilere herkes evin bi bölümünü seçip boyayıp resimler yapıyodu hayallerini yansıtıyolardı. Odalar tavanlar kapılar merdivenler...Kapılıp gitmiştim ta o zamanlardan vardı bu hayalim.




               

















Yedi Kocalı Hürmüz'ü her izlediğimde sokaklarına evlerine dalıp giderim. Hürmüz'ün Paşa Konağı mesela tam benlik. Bide o kadınlar hamamı. Ne güzel yer öyle.
Bari evlenince böyle bi sokakta böyle bi evim olsa. İçini ben hallederim zaten. Amin.

 Aah ah...

Kıyafetler de rengarenk. İçim coşuyo. Ben yapıyım böyle şeyler evde giyerim olmadı.:)





4 Eylül 2012 Salı

Köyümün evleri kapıları :)





 Her yıl gittiğim her zaman gezip gördüğüm yerler foto.luk mekan arayınca nasıl güzel göründü gözüme. Bu mavi kapıyı gördüm herkese gösteriyim dedim çektim hemen. Sonra başka arayım çekiyim de post yapıyım bari dedim. Bayağı gezdim hava da esiyodu çokta iyi güzel oldu :)


Eminim çoğu estetik amaçlı yapılmadı bu kapıların, boyalarının ama bide eskiyince o kadar şahane durmuşki. Tam köy bu gezdiğim yerler. Köy çok değişti aslında küçük şehirlerden pek bi farkı yok. Ama 'köy' özelliğini koruyan ya da 'şartlardan korumaya mecbur kalmış' yerleri de var böyle.


 Bu kapılara bakınca hep anlatılan eski komşuluklar canlandı benim zihnimde..


Bu kavak yelleri aslı nın evi değilmi olum.s  Aynısını Orta'ya da yapmışlar.






 Bu evin geri kalan kısmıda duvar. Bu taraftaki tek pencere bu. Ne düşünmüşler merak ettim. Kışın soğuk girmesin diye belkide..






 İçerde tavuklar yemleniyo. Teyzede bana bakıyo 'napıyon' dercesine. Aldırmadım çektim saygıdan kareye almadım ama. Hem görür falan rastlar belki bloguma :)



 Bahçe duvarları hep taştan böyle. Yeni yapılanlardan daha güzelki..


 Bu da köyümdeki bi evin kapısı işte.. :)