• Anasayfa
  • İnstagram
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • Bloglovin
  • Googleplus
  • Rengarenkatölye
  • 31 Mart 2013 Pazar

    Benim evim, benim hayallerim ♥


    Benim özellikle bugünlerde ev' lenesim gelmiş bu yazılardan bunu anlıyorum. Nerde pembeli morlu bi ev eşyası görsem gidip seviyorum, özelliklerine bakıyorum daha bana neyse. Sürekli bi evim olsa şu olurdu, şurasına şunu yapardım diye düşüncelere dalıyorum. Aklımda çook fikir var olmayan evim için ve şuan aklımda olanları da sizinle paylaşacağım şimdi :) Bol fotoğraflı tatlı bi yazı bekliyo sizi :)

    İşte ilk 14 isteğim. 14 ün özel bi manası yok aklıma şimdilik bu kadar gelmiş. Geldikçe böyle böyle postlar hazırlarım diye düşünüyorum :) Hazırlarken ben çok eğlendim size de keyifli okumalar :)

    ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~  
     İlk isteğim... Her gün uyanır uyanmaz yaptığım ilk şey perdeleri açıp pencereyi aralıklamak. Bu yüzden, bi Eyfel görmese de tatlı, hoş, baktıkça içimi huzurla doldurabilecek bi manzarası olsun istiyorum. Bunu çok istiyorum :)




     Evimde mutlaka bi çatı katı olsun istiyorum küçükte olsa. Okuduğum kitapların da etkisi olsa gerek kafamda çok özel bi yeri var. Çatı katının tasarımı da aklımda tamamen. Bi gün kağıda aktaracağım onu da.




     Sonra yatak odasında tam görüş açısında olan tavanın bi kısmı camdan olsun istiyorum. Bu, taa çocukkenden istediğim bişey. Ama öyle hep cam olmayacak, istediğimde kapatabileceğim bi sistem olacak. Mühendis çıkınca bunun üzerine de tasarımlar yapacağım :) Yatarken ayı, yıldızları izleyerek uykuya dalmak, yağmur, kar yağdığında ıslanmadan altında durup izleyebilmek, yazın bulutları izlemek ya da tam uçak geçerken uyanıp o manzarayı görmek.. falan oldukça yaşanılası şeyler değil mi? -Kesinlikle öyle !



     Sonraa çiçek, ufak tefek sebzeler yetiştirebileceğim mini bi balkon serası oluşturmak. Tabi bunun için balkonun azcık büyük olması gerekiyo :) Bu arada balkon yerine bahçe de fena olmaz. Bahçe olsa da balkonda minik tatlı sebzelerden yetiştirmek istiyorum ama. Mesela mis kokulu minik domatesler, yemyeşil minik salatalıklar, biberler... Yazın onları toplayıp televizyon karşısına geçmek ya da kitap eşliğinde yemek çok hoş olmaz mı..



     Balkonumda mini bi dolap, rahat, oturunca içine gömüleceğim bi kanepe, kahvaltılıkların sığabileceği kadar büyüklükte tatlı bi masa ve sandalyeleri ve çiçek dolu saksılarım olsun istiyorum bide. Çok büyük olacakya hani :) Bitane de oturma odamdan açılsın balkon mutlaka. Arkadaşlarla balkona geçmek isteyebiliriz sohbetin ortasında.:)




     Hobi odası hayali evimin olmazsa olmazı. Şimdiye kadarki istediklerim için bile normal sayıdan fazla bi oda sayısı gerekiyo ama çok odam olmazsa en gerekli odamdan birini bile hobi odası yapabilirim bu çok istediğim bişey :) Bu madde için ayrı bi post hazırlayayım hatta:)



     Kış bahçesi sonradan olma bi isteğim. Filmlerde görerek oldu galiba :) Bir de arkadaşımın evinde görmüştüm ama o kadar özensiz, zevksiz bi kış bahçesi daha olamazdı. Öylesine kiler gibi kullanıyolardı biraz. Olduğum yerde düşünmüştüm ben olsam nasıl olurdu diye çok hoş fikirlerim gelmişti umarım olur da uygulayabilirim :)




     Ses sistemi, hem film günleri için hem de müzik keyfi için hayali evimde vazgeçilmezlerin başında geliyor. Ama öyle basit bi sistem değil. Evdeki bütün odalardan sistemin parçaları geçecek ama görünmeyecek öyle kablo falan tabii :) Mühendis değil miyim yapcam tasarımını, dizcem tüm eve :)


     Banyo da 2 tane olsa iyi olmaz mı :) Birisi çok özel tasarımlı özel yapım bi banyo olacak ama :) Birsürü spa malzemeleri dolaplarda, raflarda yerini alacak, tatlı renkli havlular, keseler süsleyecek her tarafı. İkinci banyo, rahatlama, dinlenme banyosu olacak yani :) Çok uçmadım daha değil mi ? 




     Bazen aşırı üşengeç oluyorum. Şirin, bana 'İş olcağını bilsen dünyaya gelmicekmişsin' diyo hatta bazen :) Kapı açma, ışık kapama gibi işler bana işkence geliyo. İşte tam bu yüzden, bu tür işler için uzaktan kumandalı veya otomatik açma-kapamalı bi sistem düşünüyorum hep yanımda olabilecek :) İşte şimdi uçtum !


     Ha bi de boydan boya olsun istiyorum pencerelerim. Çerçeveleri de çok büyük olmasın, perdeyi bi açınca evim güneşle dolsun !


     Şu salıncak koltuklar varya bayılıyorum. Bunlarda uyuklamak istiyorum. Sallana sallana başım dönsün bayılayım istiyorum :)



     Şu sıralar hava ısındı insanın canı havuz da ister diimi. Bahçede bi de havuz olsa şöyle sıcaktan bunalınca atlayıversek.


     Aslında şöyle bi kıyafet odası da fena olmazd.....tamam susuyorum !






    Tüm bunlar üzerine ne denir ki...
    Ah bir zengin olsam !


    rengarenkyakamoz Bloglovin' de ♥


    Haftanın 6 günü kaldığım sevgili yurdumun neti Bloglovin'de güvenli internet uyarısı veriyor anlamadığım sebeplerden dolayı. Bu yüzden Bloglovin'e katılmam biraz gecikti. 
    Çok da tatlı bi buton hazırladım Bloglovin adresim için. Diğer butonlarım gibi bunu da uzuun bi süre kullanacağım :)
    Tüm okuma listemi Bloglovin'den de izlemeye aldım ki yavaştan alışmaya çalışıyorum :) Siz de beni Bloglovin'rengarenkyakamoz 'dan takibe alırsanız çook sevinirim :)


    Reklam Turko Site Ve Bloglarınızı Ücretsiz Tanıtıyor


    Ücretsiz Reklamlar Ver Siteni Tanıt.
    Reklam Turko ile reklamlarınız artık ücretsiz. 
    Site, Blog, Facebook, Twitter sayfalarınızın tanıtımları ve ayrıca ilan ve duyurularınızı bedava yayınlıyor.Sizde tamamen bedava olarak reklam hizmetinden faydalanmak istiyorsanız Reklam Turko'ya msj bırakmanız yeter. 
    Buradan detaylara bakabilirsiniz.

26 Mart 2013 Salı

Gönül uyumak istiyor, beden biçare !


Her gün sabahın ilk ışıklarında ayakta olmak istiyo ruhum (!) Durum böyle olduğu için hafta içleri erken kalkmam gerekliliği yetmiyo hafta sonu da ingilizce var. Alarmı 1 saat boyunca her 5 dakikada bir erteleyebilme yetisine sahip olduğumdan dolayı saati uyanmam gerekenden 1 saat öncesine kuruyorum. Ama yok öyle bi biyolojik saatim varki anlıyorum bu tuzağımı ve yine derse 10 dakika kala montumu dolmuşta giyerken buluyorum kendimi ! Vaziyet böyle çetrefilliyken, bedenimin dinlenmeye, ruhumun arınmaya ihtiyacı varken yapmam gereken birsürü şey daha var. Kendim yapıyorum. Kaşınıyorum. 'İcat çıkarma' diye söylenesim var kendime.

Endüstri Mühendisliği Kariyer Zirvesi'nin ilk günüydü bugün okulda. Çiğköfte standında görevliydim. Yedirme amaçlı ama misafirlere, kendime değil, bunu bana birinin anlatması lazım ! Midem çekiyo tüm günün acısını. Yesem olmuyor, yemesem olmaz. Güzelliği, eğlencesi bi yana, bu günden bana kalan topuklu ayakkabı sancısı ve çiğköfteli mide spazmı ! Yarın tekrar aynı şeyleri yaşamamak için ilk yapacağım şey çook rahat dolgu topuk ayakkabılarımı giymek. İkincisi de kudurmuş gibi çiğköfte yememek ! Temizlik görevlilerinden biri yanıma gelmiş 'sen çiğköfteyi çok mu seviyon çok yiyon da' diyo ya manyak mı ne durmuş beni izliyo sonra gelip anasıfı seviye soru soruyo. O kadar yadsınmayacak bi durum varmış ortada ama demek adam haklı belki de. Neyse yarını da geçireyim hem giydiklerimin hem de neler olduğunun 2 günlük raporunu sunacağım bol bol :)

Gelelim 'bu kıza bu da yetmedi yorgunluktan bayılmak istiyo' diye bağıran aktivitemize. Bilindiği üzre Oriflame satışı yapıyorum ve elimizde indirimdeyken aldığımız kutu kutu ürün var. İşte bunları tatil gelmeden bitirelim diye kampanyalar, indirimler, çekilişler, yeme içme, muhabbet etme herşey dahil bi etkinlik düzenledik odada. Birazdan ürünleri de hazırlayacağım bu yorgunlukla, mide ağrısıyla. Yarın mühendislik zirvesinin kokteyli de olabilirmiş zirve çıkışında. Eğer o da olursa 9 dan akşam 6 ya zirve, çıkışta kokteyl, yurda gelince de Oriflame buluşması... Ben istedim ama dimi hareketli hayatı.

Birazdan yarını hiç düşünmeden, midem için aldığım sodamı yudumlayarak Oriflame ürünlerimi ayarlayacağım. 

Evet, hayat hala güzel :) En güzeli de bu yorgunlukla, uykuyla yumuşacık yatağa gömülüp, mayışmak, uyumak :)


bonne soirée, tout le monde !

25 Mart 2013 Pazartesi

Banyolar renklensin ! ♥


Gratis'ten aldığım şu tatlılık timsali seyahat şişelerine kolonya falan koymuştum. ( Alışveriş Terapisi  yazımda bahsetmiştim.) Sonra baktım başka şeyler için de kullanabilirim neden biraz daha almıyorum dedim doldurdum sepeti. Malum yurtta kalıyorum ve banyo ekipmanlarımı yurda sığsa vinçle götürecek durumdayım. Tek sorun yurda sığmaması ! Elimde köy peyniri ve türevleriyle dolu poşetler köyüme gider gibi odadan banyoya gidiyodum. Şampuan, saç kremleri, sabunlar, duş jelleri, lif, scrublar, tarak, havlular... benim poşetler kaç ton çekiyo. Çareyi sepet almakta buldum sanmıştım göz göre göre nasıl yanılmışım ! Sepete sadece yüz temizleme ürünlerim sığıyo. Hesabı yine tutturamamışım. Mühendis kafası. Sığdırırım sandım.

Her neyse bu aldığım şişeleri sevgili arkadaşım hgkgünlükleri ile başladık doldurmaya. Şampuan, duş jeli ve saç kreminin devasa kutusunu taşımaktan kurtuldum en azından. Hem de kendi şişelerine kıyasla bayağı bi tatlı. :)


Dolum tesisi gibi bi birine bi diğerine aktardık şampuanları, kremleri. 

  -Mavi kalpliye pembe duş jeli mi daha gider, böğürtlenli köpük mü? 
  -Pembe gitti sanki. 
  -Pembe kalpliye saç kremi dökelim beyazya yakışır.
  -Ben bu pembe duş jeline az köpük karıştırcam bunun tonu tutmadı. (?)
  -Ya bitlenirsek ? !
  -Aa evet hangisine koyalım bit şampuanını ? !!


Farklı kimyasal ürünleri karıştırınca bozulur falan derler ama ben duş jeliyle duş köpüğünü karıştırdım. Mis gibi de oldu. Demek doğalarına aykırı bişey değilmiş. Hafif bi korkuyla bişey olur mu ki diye bekledim ama henüz sorun yok. Madem yok, tekrar karıştırcam !



Banyo ekipmanlarım kullanıma hazır ! Bu minik şişeleri yanıma alınca 'ne unuttum, ne vardı alacak' diye dolanıpduruyorum dolabın önünde, az yer kaplıyolar sevinemiyorum, endişeleniyorum. :)


Hazır bahar da gelmişken seyahat şişeleri boş durmasın, alıp bi köşeye atmayalım, seyahatimize kadar değerlendirelim, bide annelerimize babaannelerimize renkli renkli lifler sipariş edelim, bahar lifi örsünler. Banyodada da bahar çiçekleri açsın :)

22 Mart 2013 Cuma

Engeller düşüncelerimizde !


Bi markanın nasıl bi görüntüsü olursa olsun aslında sosyal sorumluluğumuz olan fakat çoğu markanın tenezzül etmediği işlere girişip, çalışanlarına eğitimler aldırıp, aktivitelere imza atınca herkesin gözünde değeri artırıyor. İnsan bide işin içinde olunca fazlasıyla etkileniyor. İşitme engeliler için yapılan çalışmalar günden güne artıyo bu sıralar. Daha yeni eczacıların işaret dili öğreniyo olmaları gündemdeydi, bunlar çok sevindirici haberler derken farklı kurumlardan, markalardan da güzel haberler geliyor. Son olarak Turkcell'in reklamını izledim. Bi düşünün işitme engellilerin nereye gitseler, hangi işleri yapsalar rahatlıkla insanlarla anlaşabildiklerini, herkesin ana dili olarak işaret dilini de benimsediğini. Çünkü azımsanmayacak kadar işitme engelli var ülkemizde.

Bazı istatistikler;

 " Tespit edilen yaklaşık 922.000 engelli kişinin soru formunda belirtilen kriterlere göre dağılımı yaklaşık olarak aşağıdaki gibi:
       . Zihinsel Engelli: 199.000 kişi
       . Bedensel Engelli: 536.000 kişi
       . İşitme Engelli: 109.000 kişi
       . Görme Engelli: 77.000 kişi


   Türkiye'deki engelli dağılımı:
       Zihinsel: %22,0
       Bedensel: %58,0
       İşitme: %12,0 
       Görme: %8,0 

                                                                                                                                                           "
Biraz düşünerek, biraz okuyarak bilinç sahibi olursak, yaptıklarımızı-ya da gerekenleri-, sadece engellilere yapacağımız bi yardım değil de sorumluluklarımızı yerine getirme olarak görebiliriz. Bu konuda hepimize gönül gözü açıklığı diliyorum.

Mustafa Öztürk'ün Türkiye'de Engelli Gerçeği ' ni yavaştan okusak oldukça bilgi sahibi de olabiliriz diye düşünüyorum.  


" Canı tanımlamak zor… Ama şüphesiz ruhtan bir parça. Bildiğimiz o ki; can latif, can aziz, can kutsal… Onda en küçük bir kusur, en ufak bir özür, en hafif bir maraz bulunmaz. Bedenlerimizdeki hiçbir kusur onu gölgeleyemez, hiçbir eksiklik ya da fazlalık ona sirayet edemez. Can hep aynı:  “Canda özür olmaz.” Öyleyse, özür bakışlarımızda, engeller düşüncelerimizde… "


20 Mart 2013 Çarşamba

Napolyon'dan biz de kazanalım..


Bu tür anket veya benzeri sitelerle arada karşılaşıyorum fakat tavsiye olmadan, birinden duymadan olmuyor, güvenemiyorum. Uzun uzun araştırmam gerekiyor kayıt olupta denemem için. Biraz fazla tırsıyorum bu tür olaylardan. Geçen gün Shemellon'da daha sonra da bikaç bloggerda "Napolyon" sitesinin açıklamalarını, nasıl ufaktan para kazanılabileceğini anlatan yazılar gördüm. Daha önce yine birinden duyup kayıt yapmıştım , ilk zamanlar hevesle başlamıştım ama devamı gelmemişti, maillerimi çok kontrol etmiyodum ondan olsa gerek. Şimdi tekrar rastlayınca ve biraz araştırdıktan sonra tekrar güvenilirliğine de kanaat getirince tekrar açtım bi hesap. 

Şöyle ki; tek yapacağımız iş anket doldurmak ve bu anketlerden Nap adı verilen puanlardan kazanmak. İlk kayıt olup kişisel anketi yaptıktan sonra bile yanlış hatırlamıyosam 10.000 gibi bi Nap puan geliyo. Mailinize gelen anketleri cevaplandırdıkça puanlar artıyor. Sizin referansınızla kayıt olan olursa da yine bi miktar puan kazanıyorsunuz her seferinde. 

İlk amacımız ise 100.000 Nap puan kazanmak. Çünkü 100.000 puan yapınca hesaba aktarabiliyoruz parayı. Gelen paranın tam miktarını bilmiyorum ama belirli katsayılarla çarpılarak yapılıyo. 100 tl gibi bişeydi sanırsam. Siteye girince de ayrıntılı şekilde inceleyebilirsiniz. 

Hep isterizya oturduğumuz yerden para kazanmayı tam öyle bişey işte. Anketler 2 dakikamı bile almıyor. 
Siz de denemek isterseniz birlikte deneyelim. Bu benim linkim, burdan giriş yapınca bana da 300 puan kazandırıyorsunuz, bu linkten üye olursanız müteşekkir olurum :)

http://www.napolyon.com/Uye/Kayit-Formu.aspx?lid=0c849ce7-dab4-4e7a-b8fe-140abe00dc55

Üye olduktan sonra siz de yakınlarınızdan davet isteyin, bide her gün girişte de 30 puan veriyomuş galiba. 
Benim daha 10.600 puanım var, hepimizinki yavaştan çoğalır inşallah :)

18 Mart 2013 Pazartesi

Alışveriş Günlüğü ♥


Alışveriş yapmadan bi günüm geçmiyo şu sıralar. Hep böyle değilimdir ama denk geliyo tam istediğim şeyler, bi de gördüğüm an hem isteyip hem aldıklarım var tabii. Haliyle odam yine doldu taştı, baktıkça fenalıklar geçiriyorum. Bi el atmak lazım da ne zaman ? ! Her neyse işte, bunları sonra düşünürüz, alışverişime geleyim artık.. Yazdığım kelime sayısından daha çok olan fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere çılgınlar gibi gezdim ve aldım !

İlk olarak kokulu çoraplarımı tanıtayım. Lütfen aynı şeyi düşünmeyin. Kime göstersem aynı bayatlık " Ayak kokulu mu? !! " . :)
Son zamanlarda Karanfil dolaylarında bulunduysanız mutlaka görmüşsünüzdür bunları zaten. "Kokulu çorap 4 tane al biri bizden !" diye bağıran melodik ritmik ses tonuna sahip amcadan aldım. Bi de kız var çalışan benim yaşlarımda, hayatını gelen müşterilere her türlü hizmete adamış bi hali var. Yanımda arkadaşım var, çorap yığınını bi süre deştikten sonra yukarıda asılı olanlardan bitane çorabın daha güzel olduğunu farkettim. Bu beğenimi arkadaşıma dile getirmemle kızın tezgaha sıçrayıp yukarıdaki çoraba tutunarak yere inmesi bir oldu. O halini görünce gülümseyerek teşekkür ettim, etmez olaydım ! Anında "Rica ederim, ne demek, görevim, evet en güzeli buydu, size çok yakışacak" diye sıralayıverdi. Altı üstü çorap aldım ayağıma baktı da mı yakıştırdı acaba? !


Şimdi göreceğiniz yeni kıyafetlerim Paris koleksiyonuma henüz dahil oldular :) Hiç bıkmadan giyebileceğim ve rahat olan kıyafetler seçtim. Bahar da geldiği için ona göre yaptım alışverişimi hevesliyim azcık :) Bunlar da rahatlıkla bulunabilecek kıyafetler.



Bi ceketim var neredeyse 1 yıl olacak alalı hala giymek için bi anı kolluyorum hiç fırsat olmadı. İşte bu şeyi görünce aklıma ceketim geldi. Bi de puanlıya hemen aldım ceketin içine giyerim diye.

arkası.
önü.
Bi ay önce falan arkadaşıma Tupper'dan bu suluktan sipariş vermiştim, sonunda kavuştum suluğuma. Çantamdan ayırmam artık. O ısrarla pembesini getireyim demişti kalmadığı için gelmedi ama bu renk çok daha şekerki :)



Yine ufak tefek, az şeyler diyerekten birrsürü böyle küçük bir şeyler aldım. Yine olsa yine alırım. Pişman değilim ! :) İçlerinde Happy Box'a girecek olanları ve yapmayı düşündüğüm çekilişe -yaparsam- katılacak olanları var, o yüzden fotoğraflamadığım şeyler de var azcık sürpriz olsun diye.


Hediye paketleri.

Uzun bi süredir minyatürle uğraşmak istiyorum. Minyatür evler, cafeler, kitapçılar, butikler... Sonunda başlayabildik. Her şeyi çekemedim çoğu malzeme bende değil, bu kumaşlar bende kalmış, Bu vesileyle bahsedeyim dedim. Bu kumaş gibi şeyler evin halıları olacak mesela. Daha güzel modelleri kalmamış bunları alabildim, tekrar bakarım artık.


Şu en alttakiler ilginç ıslak mendillerim. Hem çok şeker hem çok kullanışlı. Kutuda veya çekilişte de yer alabilir kendileri.  Mini kremler Gratis'in el kremleri. Kokuları harika. Hangisini ilk açsam bilemedim.


Bunlar da kremlik, hap kutusu falan. Ne bulsam alıyorum ama o niyetle kullanmıyorum. Hap kutusuna testerlık ürünler koyacağım mesela. Oriflame'in satışını yaparken çok yardımcı olur diye düşünüyorum.


Tatlı prenses tokam. Aldığımdan beri her gün takıyorum. Toka kirlenir mi ? Benimki kirlendi. O derece. Son kalanı almıştım ama tekrar gelirse 4 tane daha alcam sipariş verdi kızlar. Hepimiz prenses olacağız ^^



Sürekli tükettiklerim. 


Bu kitapları kampüsün dışında yere serili vaziyette gördüm. 1tl yazıyodu. Yok artık dedik çok çok alacaktık ama sonra baktıkki alınası bişey yokmuş pek zaten. Birsürü kitabın arasından seçmek zor oldu ama şu ilk kitabı merak ettiğim için aldım, pembeliyi de kapağı güzel diye.


Bunlar da kırtasiye alışverişleri ne bulduysam attım poşete.




Binbir uğraşla seçtiğim fularlarım. Mağazadki bütün güzel olanlar bitti, hepsini aldım.


Başka bi alışveriş günlüğünde buluşmak üzere :)

El emeği göz nuru ayraçlarım :)

Okul halk eğitimle anlaşmazlık yaşadığından kurslar bu yıl açılmayacakmış büyük ihtimal. Yani benim işaret dili kursu da bu dönem yalan olmuş oluyo. Hem kendimi geliştirmiş oluyodum, hem güzel bi tecrübe oluyodu, hem de para kazanmış oluyodum, kendi kazandığından daha iyisi yok cidden. Güzel planlarım vardı onunla ilgili pes etmeyip biraz daha araştırayım diyorum. Bu hafta konuşmam lazım. 
Bir de bildiğiniz gibi Oriflame satışı yapıyorum, eskiden iyi para geliyodu ama bu aralar pek ilgilenemiyorum. Bi iş bulmam lazım, bir şeyler yapmam lazım diye düşünüyorum sürekli. Onu da şu sıralar araştıracağım ama bulduğum ufak tefek fikirler var. Mesela bugün oda arkadaşımla kitap ayracı yapmaya başladık. Kıyafet etiketleri, boyalar, ojeler, yapıştırmalı süsler, hepsi birleşince güzel işler çıkıyor. Bizim kutu kutu Oriflame ürünümüz var yurtta arada çıkıp satıyoruz. İşte ona gittiğimizde bu ayraçları da oldukça cüzzi bi miktardan satışa sunalım dedik. Yarın çıkarız heralde ilk satışımıza :) Hem eğlenmek, hem de çevrenize gösterip küçük miktarlarda harçlık kazanmak istiyorsanız siz de yapabilirsiniz bu tür şeyler. Başka yapacağım şeyler de var, yaptıkça paylaşırım.



Ellerime sağlık çok tatlı oldular, siz de görün bu tatlılıkları istedim :) Ben en çok ilk fotoğraftaki morlu olanı beğendim ama Eyfel li de fena durmuyo :) Siz de beğendiklerinizi söylerseniz sevinirim :)