• Anasayfa
  • İnstagram
  • Facebook
  • Twitter
  • Pinterest
  • Bloglovin
  • Googleplus
  • Rengarenkatölye
  • 3 Ekim 2018 Çarşamba

    Güzel Eskişehir, Canım Çocukluğum ♡

    Gelin bugün de Eskişehir'de gezinelim ♡ Biraz da çocukluğumda :)

    Tevafuk, Eskişehir'e her gidişimde derin anlamlı, yüklü huzur içeren bazı anlar yaşıyorum.

    Bi önceki gidişim eşimin askerlik görev yeri olmasındandı. Basit ama muhteşem bi yerde kalmış, masal gibi iki gün geçirmiştik, Kuzey de karnımda :) Bir de sonbahardı, Eskişehir'e nasıl nasıl yakışmıştı.

    Bu sefer Kuzey kucağımızda gezdik Eskişehir'i. Annesinin çocukluk çağının kısa bi dönemine şahit oldu kuzum. Çünkü ilk olarak 3-5 yaşlarımda yaşadığımız evimize gittik. Daha önce şehre gelip gezmiş olmama rağmen fırsat bulamadığım için eski evimize hiç bakamamıştım. Bu sefer planımızın en başındaydı. Yani 21 yıl sonra ilk defa gördük.


    Şu an boş olan, pencereleri görünen ev bizimdi ♡


    O zamanlar bu kadar sarmaşık yoktu. Bu bahçede, merdivenlerde o kadar çok anım, fotoğrafım var ki :)



    O yıllara dair her şeyi hatırlamama hep şaşırmışlardır annemler. Gidip canlı canlı gördüğümde daha da fazlası canlandı hatıralarımda. Öyle hoş bi duygu ki. 





    Balkonda annemle ve bebeklerimle oturmalarımız, bahçedeki gül ağacının önünde fotoğraf çekinirken kardeşim de fotoğrafta çıksın diye küçücük boyumla onu kucağıma almaya çalışırken sevgimden ağlatmam, annemin iki bina ilerdeki bakkala beni ilk defa tek başıma ekmek ve eti puf almaya göndermesi, beni izlediğinden habersiz kalbim küt küt çarparak hızlı adımlarla gitmem, eti pufun heyecanıyla dönerken kocaman bir köpekle göz göze gelmem... Her fotoğraf karesinde mutlaka olan canım arkadaşım Rabia. Biricik komşumuz, Rabia'nın anneannesi Ayten teyze... Sahi Ayten teyze ne yapıyor ki şimdi? Binanın önünde tüm aile sessizce anılarımızı dinlerken hepimiz bunu düşündük.  

    97de Ankara'ya döndüğümüzde Rabia'yla uzun süre mektuplaştık. Okula gidene kadar biz söyledik, annelerimiz yazdı. Ayten teyzeyle hala özel günlerde telefonlaşırız. Ama bir süredir konuşmamıştık. Annem numarasını bulunca sevindik, aradık. Nasıl sevindi arayınca hem de Eskişehir'de olup gelmek istediğimizi öğrenince. Ordan taşınmışlardı, adres aldık. Gideceğimiz bi iki yere gittikten sonra heyecanla Ayten teyzeye geldik. 

    Onu ilk gördüğümde bi Sarah Jio romanındaymışım gibi hissettim. Bayağı yaşlanmıştı. 21 yıl. O zamanlar 50li yaşlardaydı şimdi 70 li. Ama yüzü hala aynı tanıdık sıcak güleryüzlü pamuk Ayten teyze. Salona aldı bizi, gözüme direkt içini fotoğrafla doldurduğu vitrin ilişti. Uzun uzun baktım, Rabia ne güzel olmuştu, biz gittikten sonra doğan kardeşi bile kocaman genç kız olmuş. Birlikte çay eşliğinde eskiyi, şimdi neler yaptıklarımızı konuştuk. 

    Binanın bahçesi güllerle, hanımelilerle, sarmaşıklarla donanmış, mis gibi kokardı 21 yıl önce. Eşiyle emek emek güzelleştirmişlerdi koca bahçeyi. Şimdi de daha evin kapısından göze çarpmaya başlayan çiçekler, mutfağa girmemizle çiçek bahçesine dönüşüyor. Salonda her yer pencere, içerisi apaydınlık. Tam Ayten teyzelik her şey.


    Ayten teyze ve oğlum :)



    Ayten teyze ve kardeşim :)

    Kucağında daha birkaç aylık kardeşimle hatırladığım Ayten teyze, şimdi birkaç aylık oğlumu seviyordu kucağında :) Sohbetiyle, güleryüzüyle, sıcak çayıyla içimizi ısıttı, günümüzü güzelleştirdi.


    Bunca yıl sonra çocukluğumla görüştüm sanki, masal gibi başlayan günü  daha güzelleştirmek için Masal Şatosunun yolunu tuttuk.




    Eşim askerdeyken geldiğimizde, üniversitedeki Eskişehir gezimizde masal şatosunun önünde çekindiğimiz fotoğrafın aynısından çekinmiştik. 2 görünümlü 3 kişi :) Doğduktan sonra nasip olur da gelirsek bi de kucağımızda çekiniriz demiştik. Bu seri oldu artık. Allah nasip ederse yürüdüğünde falan da masal şatosunda birlikte masallar diyarına dalar, masallar dinler, çıkışta da pozumuzu veririz :)






    Sazova'yı bayağı yenilemişler, yeni oyuncaklar parklar vardı, Kuzey'le çok eğlendiğimiz uzunca bir park turu oldu.




    Odunpazarını şöyle bir turlamadan, rengarenk güzelim evlerin önünde bir de Kuzey'le pozlar vermeden olmazdı :)





    Çiğböreği Odunpazarı'nda küçük ama çiğböreğinin çok lezzetli olduğu söylenen tatlı bir mekanda yedik. Ben kaşarlı söyledim ve bayıldım. Yanında biber turşusuyla muhteşem oluyor gerçekten. Kaşarlıyı ilk defa denedim, bundan sonra gidersem yine yine yerim. Şu an yazarken bile nasıl istedim :)


    Güneşi batırmaya Şelale Park'a gittik. Muh te şem bir yer, muhteşem manzara! Eskişehir'in en güzel yeri bile olabilir bence.

    Çiğbörek için de güzel bir durak, harika Eskişehir manzarasıyla. Biz daha önce burada denediğimiz için başka bi yerde yiyelim dedik.


    Cafelerden az sıyrılıp da ileri doğru gittiğinizde sizi mis kokulu mor lavantalar karşılıyor.  Bu koku da nerden geliyor diyerek gittikçe lavantalara ulaştım, birazcık toplayıp araba kokusu yaptım mis gibi :)


    En son kardeşimin evine gidip eşyalarımızı arabaya yükleyip yola çıkmadan bir Adalar turu yapalım, Porsuk çayında bir soluyalım istedik. Serin serin ne iyi geldi, akşamı pek güzel oluyor Adalar'ın.

    Böyle tatlı bir yolculuğumuz oldu işte. Hem Eskişehir'e hem çocukluğuma :) Anılarıma böyle güzel bir gün kattığım için çok çok mutluyum ♡ :) 

    Sevgiyle kalın! Mutlu akşamlar! ♡

    4 yorum:

    1. Güzel bir memleketin var.İki kez kalmalı gittim, yine de tekrar gidebilirim.

      YanıtlaSil
      Yanıtlar
      1. Memleketimiz değil aslında babamın işi dolayısıyla gitmiştik ama memleketimiz gibi sevdik :)

        Sil
    2. hayırlı akşamlar iyi bloglar efem

      YanıtlaSil